


BANDIRMA VE EDREMİT’İN İL OLMA İHTİMALİ ÜZERİNE…
Her dönemde il olmak isteyen “büyük ilçelerin” serzeniş dolu istekleri gazete sütunlarında, televizyon ekranlarında, internet çağında da sosyal mecralarda çıktı karşımıza…
MHP lideri Bahçeli, partisinin 10 Mayıs 2022 tarihli grup toplantısında “Biz il sayısı 100 olan, nüfusu da 100 milyona ulaşmış bir Türkiye hedefliyoruz.” demişti.
Son olarak bu yönde bir açıklama birkaç gün önce Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Vedat Çeliköz’den geldi.
Çeliköz konuşmasının bir bölümünde “İnşallah hedefimiz bu bölgenin, Sayın Devlet Bahçeli’nin önerisi ve Cumhurbaşkanımızın beraber verdiği kararla Türkiye’nin il sayısının 100’e çıkacağı bir zamanda inşallah Ahlat’ımızı da bu şehirler arasına alacağız. Buna da bürokrasi olarak hazırlıklı olalım. Bu müjdeyi de bu güzel şenlikte ifade edeyim” demişti.
Sonra baktı ki bu ifade il sayısı 100’e çıkarılacak diye anlaşılıp bütün haber sitelerinde, gazetelerde, sosyal medya platformlarında yazılıp çiziliyor, konuşuluyor hemen anında çark geldi.
“Efendim ben öyle demek istemedim; bir temennimi dile getirdim.”
Tabi biz burada konunun şehrimizi ilgilendiren boyutundan bakalım olaya…
İl olması dile getirilen bu büyük ilçelerin arasında Bandırma ve Edremit de var.
Doğal olarak bizim şehrin gündemine de konu girmiş durumda…
1950’lerden beri zaten Bandırma’nın Balıkesir idari yapısından ayrılıp il olmak istediği herkesin malumu…
Ancak son beş, on yılda özellikle de büyük şehirlerdeki sıkıcı hayattan bunalıp “Edremit Körfezine kaçanların” da etkisiyle Edremit Bandırma’yı nüfus olarak geçmiş durumda…
Dolayısıyla Bandırma’nın il olarak gündeme getirilmesi an itibarıyla kendisinden “daha büyük” durumdaki Edremit’i “otomatik olarak” doğal hak sahibi yapıyor.
Konu; çok yönlü ve kapsamlı bir konu…
Ancak çeşitli mecralarda yapılan yorumların her zamanki gibi veriden ve bilgiden uzak, derinliği olmayan, “kahvehane muhabbeti dozunda” olduğu dikkat çekiyor.
“Efendim katiyen olmaz; Bandırma ve Edremit zinhar Balıkesir’den ayrılamaz.”
“Peki neden?”
“Olmaz işte…”
Arada kendi içinde bir mantık barındırdığını düşünebileceğimiz ancak benim katılmadığım yorumlar çıkmıyor değil…
“Efendim vekil sayısı artacak; yeni bina, bürokrat vs. bir sürü masraf…”
“Bandırma ve Edremit’i ayrıca bunlara bağlanması muhtemel ilçeleri bizden alırlarsa biz biteriz!”
“Allah Allah!”
Biz daha dün il olmuş yeni yetme bir ilmiyiz ki bitelim hemen…
Vekil sayısı tek il üzerinden değil de üçe dağıtılır olur biter; örneğin beş, iki, iki gibi…
4 vekil olsa iş olmayacak mı yani…
Şimdi toplamda 9, İktidarda 6 var da olan ne…
Onlarca yıl merkezle Kepsut arasındaki 20 kilometrelik yolu bölemedik.
Çanakkale 2 vekiliyle hizmet alamıyor mu? Emin olun daha fazla alıyor.
Kaymakamlık binasını valilik binası, kaymakamlık personelini valilik personeli yaparsın olur biter.
Tabi ki bu kadar basit ve kolay değil ama temel prensip ve anlayışı ortaya koymaya çalışıyorum.
Büyükşehrin yapılanmasını kurarken il özel idaresini kaldırıp yeni anlayışa ayak uydurup sıfırdan iki merkez ilçe kurabildiysen bunu neden yapamayasın.
“Efendim denizle ilişkimiz kesilir; sınırımız olmaz.”
Denize kıyımız olmayınca yasak yok ki Güre’ye, Ayvalık’a gitmeye…
Arada sınır mı yoksa gümrük mü var.
Bursalı ev alamıyor mu Altınoluk tan…
Bizim şehrimiz “nevi şahsına münhasır bir şehir”
Yani kendine has özellikler barındırıyor bünyesinde…
Şehrimiz iki körfezden ve merkezle çevresindeki ilçelerden oluşan bir yapı sergilemekte…
Bu üç sacayağına sahip yapıda her bölgenin kendine has yapısı, şartları var.
Biz özellikle 20.yy’dan itibaren küçük sahil kasabaları hüviyetinde olan iki ilçemizin giderek büyümesi, il kıvamına gelmesi ile diğer şehirlerden biraz farklı bir duruma sahibiz.
Ülkemizde merkezi büyük olmasına rağmen ilçeleri çok küçük olan, çok da bilinmeyen iller var; Eskişehir, Elazığ gibi…
Örneğin Eskişehir’in sekiz yüz küsur binlik nüfusunun yedi yüz küsur bini merkezde yaşar.
Sokaktan üç beş kişiyi çevirip bu illerin ilçelerini sorsanız size biraz zor cevap verebilirler belki ama Balıkesir’in ilçelerini sayın deseniz Bandırma, Edremit, Ayvalık başta olmak üzere birçok ilçemizi söylerler.
Bu nedenle biz onlarca yıllar boyunca hep “büyük abiyi” oynamak zorunda bırakıldık.
Özellikle ülkemizde1960’lardan sonra turizm gerçeği fark edilip bu iki körfezimiz büyümeye başladıkça merkezi ihmal etmeye ve “deniz etkisiyle” iç bölgelerden farklı siyasi temayüllere sahip bu körfezlerimizde il merkezi olarak boy gösterip oraları kendi siyasi saflarına dahil etmeye çalışan siyasetçi profili ortaya çıkmaya başladı.
Büyük ve aynı zamanda bütünşehir olarak kontrol tam olarak kendisinde olan büyükşehir yapılanmasında bu durum daha da belirgin hale gelmeye başladı.
Hem il kıvamındaki hem de denizin, sayfiye yerlerine sahip olmanın avantajlarına sahip bu ilçelerimizi ihmal etmemek için “MERKEZİMİZİ KÖY KALMAYA” mahkûm ettik on yıllarca…
En ince hücrelerine kadar işledi bu durum şehrin ve şehirlinin…
Hem merkezde “hiçbir şey olmamasından dem vurup” hem de şehirde yapılan kısıtlı her şeyi de kıyasıya eleştiren, burun kıvıran bir insan türü oluştu.
Bu şehrin merkezi “TARİHİ VE COĞRAFİ” olarak en uygun yerde olduğu için “İLİN MERKEZİ VE İDARİ YÖNETİM YERİ OLMUŞTUR.”
Roma İmparatoru Hadrian şehre ismini veren “ PALEOKASTRO’YU” yani eski hisarı ya da kaleyi boşuna mı bu coğrafyaya kurdu zannediyorsunuz.
Ya da Kara İsa Bey durduk yere mi geldi de “deniz olmayan” bu ovayı kendine şehir yapacak yer olarak belirledi sanıyorsunuz.
Tarihi süreçte iki körfezi ve merkezi yönetecek en uygun yer şu anda da bulunduğumuz “BALIKESİR ŞEHRİ COĞRAFYASI” olmuştur.
Hadi bizim gibi “şehrin tarihini yazmış cahillere” kulak vermiyorsunuz anladık; bu şehrin kuruluş yeri üzerine kafa yoran Alman Coğrafyacı Philippson’u ya da 1930’lu yıllarda görev yapmış İstanbul Üniversitesi Coğrafya Profesörlerinden Besim Darkot’u bari okuyun biraz…
Besim Darkot’un “İki hat, bir nokta” tespiti durumun özeti…
2021 nüfus sayımına göre ilimizin toplam nüfusu 1.250.000
Edremit’i ve Bandırma’yı il yapıp hemen çevresindeki ilçeleri kendilerine bağlayıp Balıkesir’e İvrindi, Balya, Dursunbey, Kepsut vb. başta olmak üzere versek bile yaklaşık 607.000 nüfusa sahip görece büyük bir il kalıyor geriye…
Bu bilgileri hiçbir analize, veriye dayanmadan “biteriz, mahvoluruz” diyen tayfa için yazıyorum.
Sadece merkezimizin nüfusu köyler dâhil 370 bin civarında…
Sadece Balıkesir merkezinden oluşan bir il yapılsa ülkenin 31 ilinden büyük bir il çıkıyor ortaya…
Köyleri de dâhil etmeyip sadece merkezin şehir nüfusu olan 310.000 rakamını temel alsak bile 22 ilden büyük bir il kalıyor geriye…
Hele merkezin çevresindeki Bigadiç’i, Kepsut’u, Susurluk’u, Sındırgı’yı, Balya’yı, İvrindi’yi, Savaştepe’yi vs. eklersek ortaya çıkan 607.000 nüfuslu il ülkenin 35. Büyük ili oluyor.
Zaten hâlihazırda bizim kadar büyük bir coğrafyaya yayılan bir il “bütünşehir olmakla” var olan kısıtlı gücünü çok da etkili ve verimli kullanamıyor bana göre…
Örneğin; Erdek’e, Adalar’a güçlü bir personel, mali ve idari yapılanmasıyla oluşturulmuş Bandırma merkezli bir ilden mi hizmet etmek kolay merkezden mi?
Aynısı Edremit Körfezimizdeki sayfiye yerlerimiz için de geçerli…
Biliyorsunuz Edremit Körfezimize yaz aylarında tatil amaçlı milyonlar akıyor ülkemizin her noktasından…
Dolayısıyla yaz aylarında milyonlarca insanın ihtiyaç duyduğu hizmet ve altyapı yatırımları merkezden bu beldelere yeterince ulaştırılamıyor.
Bir de bu konuların adeta bir tabuymuş gibi konuşulmasına hatta düşünülmesine bile şiddetle karşı çıkan bir tayfa var ki bendeniz anlamakta zorlanıyorum.
Neticede bir eyalet yapılanmasından bahsetmiyoruz; bir idari düzenleme altı üstü…
Bunu tartışmaya açmamanın, görmezden gelmenin, yok saymanın kimseye faydası yok ki…
Cumhuriyet döneminde de hem il, hem ilçe hem de köy bazında onlarcası yapıldı.
Örneğin Manyas’ın 1936’da, İvrindi’nin 1944’te, Kepsut’un 1953’te ilçe yapılması gibi…
Üstelik bu iş daha çok su kaldırır.
Bandırma’lıların yayınladıkları Bandırma ili haritalarında Çanakkale’den Biga, Bursa’dan Karacabey ilçelerini bu iki ilden almaları mümkün değil…
Aynısı Edremit için de geçerli…
Ancak yakın çevrelerindeki birkaç ilçeyle sınırlı bir yapılanma olur olursa da…
Neticede mecburen yürüyen bir evlilik misali bir ilişki bizim Bandırma ile olan ilişkimiz; Edremit’le de bu kıvama gelmek üzereyiz.
Bence zorlamanın gereği yok…
Böylesi hem daha rasyonel hem daha akılcı hem de herkes için daha uygun…
Tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna…